" Child in Time " ....... ile başladı herşey, yıl 1972 idi. Bizim Baba Gruplar arka arkaya muhteşem albümler çıkarıyorlardı.....
Burn sonrası, Deep Purple ve yeni kadrosu ile " Stormbringer " albümündeki "Soldier Of Fortune", gerçekten dikkati çeken iyi bir rock ballad'ı idi. Albümü, arkadaşım Oktay'da dinledim. Uzun süre, birlikte DJ'lik yaptığımız Yalova'daki Sema sitemizin gazino-Diskosunda bu parça, slow produksiyonumuzun hit parçası oldu. 1975'de "Blackmore"un'da DP'ı terketmesi bardağı taşırdı doğrusu. Deep Purple'daki en huysuz ve uslanmaz kişinin, dostumuz "Ritchie" olduğunu o zaman anladım. Ritchie'nin kaprislerine dayanmanın da ne denli zor olduğunu farketmem zor olmadı.
2 Haziran 1998 Bora CETIN'in yaşamındaki önemli tarihlerden biridir. Erkenden konser alanına girdik. Eşim ve 15 yaşındaki oğlum Can ÇETİN ve yakın dostlarımızla 2.sıradaki yerimizi aldık. Steve Morse ve Jon LORD'un olduğu tarafdaydık. Yıllardır, çoğu konsere kamera götürmeme rağmen, bu konsere hiç birşey ( fot. mak. dahi ! ) götürmemiştim. Konsere ve DEEP PURPLE'a konsantre olup kafamı salllayacaktım ........... , öyle de yaptım.
DEEP PURPLE, benim için gerçek saf ve temiz Rock'ın tek temsilcisi.
2001 yılında Eyüp'le birlikte DEEP PURLE'ı yeniden Istanbul'a getirmek üzere kolları sıvadık. Ben, o yıllarda çalıştığım şirketi sponsor olmaya ikna ettim, ancak Açıkhava Tiyatrosu o tarihlerde doluydu. Eyüp, "Fildamı" diye bir yer buldu ???? konser mekanı olarak yabancı bir yerdi, tam biletler satışa çıktığında Jon LORD'un dizinden ameliyat olduğu haberi geldi ! ........... Bilet satışı çok kötü gidiyordu ve 1 hafta kala konser iptal edildi. Daha sonra, LORD'un DP'dan kendi isteği ile emekli olduğu ve yerine Don Airey'in getirildiği açıklandı.
7 yıl sonra onlarla bir kez daha buluşmanın heyecanı ile "DPTURKIYE" ( Deep Purple Tuırkiye Fan Klübü ) olarak, yaklaşık 200 kişilk bir ekiple özel basılmış biletlerimizle konseri izledik. Onlar gelmeden önce, afişlerimizi, pankartlarımızı bastırttık. Sevgili grubumuzu karşılamak üzere 23 Temmuz sabahı saat 08:00 de Yeşilköy havalimanındaydık, ancak grup "Sabiha Gökçen"e indi !
Artık Deep Purple'dan geriye ne kaldı derken, yeni albüm "Come Taste The Band" geldi. Albümünde beni asıl vuran parça, birbirine bağlı iki çalışma; "This Time Around" ve "Owed To G" oldu. Farklı bir Deep Purple dinliyordum ama müziği sevmiştim.
Bu Deep Purple'da ancak 1976 yılına kadar dağıldı. Artık, hep yaptığım gibi eski albümlerle idare etmek zorundaydım. ( In Rock, M.Head, Made in Japan, Come Taste... )
Taaaaa ki 1984'e kadar. Ideal kadrom MARK II ( Gillan, Blackmore, Glover, Paice ve Lord ), mucizevi şekilde tekrar biraraya gelmiş ve albüm yapmıştı. 1984 Nisan'ında piyasaya verilen "Perfect Stranger"ı hemen satın aldım ve 10 yıl öncesi gibi, defalarca, defalarca üst-üste dinledim. İşte, saf ve temiz Deep Purple Rock'u geri dönmüştü. Hem'de 80'lerin yoz müzik dönemi sırasında, Dünya Rock Tarihine bir TOKAT gibi vurarak ! . Beni çok mutlu eden bir dönemdi "Perfect Stranger" yılı ! Tabii, hemen ardından gelecek yeni albümü beklemeye başladım. Deep Purple bizi 3 yıl bekletti. 1987 yılı yine Deep Purple yılı olmuştu benim için. "House Of Blue Night" albümü, "Perfect Stranger" kadar olmasa bile yine çok iyi bir albümdü. Deep Purple sound'u sürüyor, temiz rock kulaklarımda çınlıyordu. Çok Yaşa Deep Purple derken..... beklenen haber yine geldi. Huysuz dostumuz "Ritchie" yine sukoyuvermişti.
90'lı yılların başı, DP'ı uzaktan izleyerek geçti. MARK II 1993'de yeni bir albüm yapmıştı, iyi bir albümdü ama melodik DP soundundan uzaklaşıyorlarmıydı ne ? Zaten "Ritchie"nin katılımı ile zoraki bir birliktelik olduğu anlaşıldı. Aslında, diğerleri yani ( Gillan, Glover, Paice ve Lord ) bu işi götürebilirlerdi, gönlüm tabiiki DEEP PURPLE'ın bu kadrosu ile devam etmesini istiyordu.
Haber 1994 yılında geldi. Aranan gitarcı, "Ritchie"nin yerini dolduracak gitarcı bulunmuştu. Ancak biz onu 1996 tarihli "Purpendicular" albümüne kadar dinleyenmedik.
Açıkcası, Burn albümünü protesto eden ben ( o yıllarda hala arşivimde yoktu ), çok istemememe rağmen bir türlü "Purpendicular"ı alıp'da dinleyememiştim.
Takvimler 1998'i gösterdiğinde, hem benim hem de Deep Purple tarihinin en önemli yılı olacağını nereden bilebilirdik'ki ?
Steve Morse'a iyice alışan Deep Purple yeni albümleri "Abandon" kapsamında yeni bir Dünya turnesi düzenlemişler ve bu turnenin başlangıcını'da TURKİYE'den ( evet BİZ'den ) yapacaklardı ! .........
Bu ne inanılmaz bir şeydi ? ..... Rüya mıydı ? ..... yıllar sonra, Istanbul'da DEEP PURPLE'ı canlı mı izleyecektim ?.....
Evet, ciddi-ciddi geliyorlardı ! Heyecanım geçmeden kimin getireceğini öğrendim. Mart ayında, PAGE & PLANT'ı o rezil çadır tiyatrosunda bize izleten MAJOR getiriyordu. Eyvah ! dedim. ( Page & Plant konserinde en önde idim, feci derecede SİGARA DUMANından ve havasızlıktan, konser başladığında bayıldım. Gözlerimi açtığımda, güvenlikçilerin ellerinin üzerinde, sahne önünden geçiyordum, ROBERT PLANT bir yandan elinde mikrofon, 30-40 cm uzağımdan beni izliyordu. ... ayılmışım. Beni orada bırakın dedim, dinlemediler. O hınçla gidip organizatörü buldum, bağırdım-çağırdım ve konser sonrası hemen Sigarayla Savaşanlar Derneğine şikayet ettim. İkinci gece galiba sigara içilmemiş ! ) Evet, işte o bağırıp çağırdığım organizatör MAJOR du . Eğer yine o çadır tiyatrosuna getirirlerse mahvolurduk ! Hemen telefonlarını bulup, randevu alıp gittim. Patronları Eyüp İblağ ile tanıştık. ( O günden sonra, çok iyi dost olduk. Ben'de şimdilerde Major'ün sanat danışmanıyım, birlikte çok güzel konserler yaptık, yapıyoruz ! ) Eyüp beni rahatlattı, 1 ve 2 Haziran 1998 Deep Purple konserleri "Açıkhava Tiyatrosu"nda olacaktı. Ben, 25 yıldır hayranı olduğum bu grubu en önden izlemek istiyordum. Acaba bana bu ayrıcalığı tanırmıydı ? Evet, 2 Haziran gecesi için, C blok 2. sırada istediğim koltukları satın alabilmiştim. Artık benden mutlu'su yoktu.
1 Haziran gecesi Televizyonlar, Açıkhava Tiyatrosunun dışını gösteriyor, konsere bilet bulamayan genç hayranlar, tel örgüleri parçalıyorlardı !......
Bu kadar güzel, heyecanlı ve keyifli bir konser izlememiştim. Resmen çarpıldım !...... , olağanüstüydü ! ........ her Deep Purple parçası, birbirinden güzeldi, tümüne eşlik ediyor, kafa sallıyor, bir yandan ağlıyor, bir yandan gülüyordum !.........
Grubun performansı olağanüstüydü, ben böyle şey görmedim, kimse yerinde duramıyordu, Steve Morse'un gitar soloları, Jon Lord'un HAMMOND soloları inanılmaz güzellikteydi .......
Bu rüya bitmemeliydi, ama bitmişti .....alkışlar arasında DEEP PURPLE'ı sahneden ve Istanbul'dan uğurlarken adeta şok olmuş, gözlerimde yaşlar sabit bakıyordum ! ( bunu hiç unutmuyorum )
O kadar etkilenmiştim'ki otellerine gidip onlarla tanışmayı ve birlikte olmayı bile kaldıracak durumda değildim. Doğruca evedöndük ve gelir gelmez hemen oturup "Highway Star Sitesine" o kısa konser yorumumu yazdım ( bkz. 1998 Istanbul ).
Yıllardan beri düşündüğüm, Türk DP fan klübünü, bu konser sonrası oluşturdum. 1998 den beri yaklaşık 120 üyemiz oluştu. Kendimize ait web sitemiz "DPTURKIYE" ( www.dpturkiye.com ) 2001'den beri web dünyasında. Tüm uluslararası DP sitelerinde kabul gördü ve Offical DP sitesi dahil, birçok DP sitesinden ve GILLAN'ın sitesi "Caramba"dan 'da link verildi.
Eğer yıllar önce biri bana; DEEP PURPLE yaşamımın ikinci büyük konserini SİNGAPUR'da izleyeceğimi söyleseydi, rüya gördüğünü düşünür, şaka yapıyor sanırdım. İşim nedeni ile ilk kez gitme şansı bulduğum Uzakdoğu gezimin ilk ayağında, Singapur'da DP ile buluştuk. ( Bkz. 2002 Singapore ) LORD'un yerine gelen yeni klavyeci Don Airey'i ilk kez orada dinledim. Grup yine olağanüstüydü ! Muhteşem bir performanstı .... !
2003 yılında, 5 yıl sonra gelen yeni albüm "Bananas"ı şefkatle bağrıma bastım. Her parçayı, üst-üste defalarca dinledim. Hemen bir kopye yapıp, sevgili dostum Yavuz AYDAR'a gönderdim ve Türkiye radyolarında ilk kez TRT'de "Stüdyo FM"de çalınmasını sağladım.
2004 Bananas turnesinde Eyüp'le DP'ı yeniden Istanbul'a getirmek için epey uğraştım ancak, 2001 deneyiminden gözü korkan dostum, hep çekimser davrandı.
2005 yılında biz tekrar iletişime geçmek üzereyken, "Rock Istanbul"un bağlantı haberi geldi. Evet, Deep Purple 7 yıl aradan sonra, ikinci kez Istanbul'a geliyordu.
Heyecanım yine doruktaydı. 2005 Rockistanbul konserine "Kraftwerk"i getiren organizatör olarak tanıştığım bu kişilerle, hemen bir toplantı yapıp "DPTURKIYE" üyeleri için bir bilet organizasyonu oluşturdum.
İndirimli ve "DPTURKIYE" logosu basılı özel biletler için söz aldım ve organizasyonu beraberce yaptık. Ancak, konser alanı ne yazıkki yine Açıkhava Tiyatrosu değildi ! ..... Parkorman'da yapılacaktı. Yerlerin numaralı olmayışı, artık 50'li yaşlarına gelen biz eski toprak, dinazor Rock'cılar için tam bir kabus'tu ! İtiş, kakış'a ve sıkışmaya gelemiyor, uzun süre ayakta duramıyor ama öte yandan'da gözlerimiz iyi görmediği ve kulaklarımız iyi duymadığı için EN ÖNDE olmak istiyorduk !
Tabii, böyle birşeyi başaramadık.
Ben'de havalanı sonrası, otel girişinde onları karşıladım ve tekrar Türkiye'ye hoşgeldiniz ! dedim. Basın toplantılarında birlikte olduk. En ön sırada onlara bu kadar yakın olabilmenin heyecanını duydum, ancak Ian PAICE katılamadı. Ama asıl yakın birlikteliğimiz, konser öncesi saat 20:30'da düzenlenen "Meet and Greet" partisinde oldu. Yine Ian PAICE katılmadı ancak diğerleri ile, kısa süreli'de olsa iki laf edip, imza alıp fotoğraf çektirme şansı bulabildim. Sevgili grubumla bu kadar yakın olabildiğim için, BÇ tarihinde, 23 Temmuz 2005'de önemli bir milad sayılır.
26 Temmuz'da yine otelden ayrılırlarken, bunca yıldır yaptıkları güzel müzik ile, biz DP severleri çok mutlu ettikleri için hepsine teker teker teşekkür ettim. ( Yine Ian Paıce yok, Pazar günü otelden ayrılmış ve Ispanya'ya hareket etmiş ! .... neler oluyor ? ...... yoksa IAN PAICE ile Deep Purple'ın yolları ayrılıyor mu ? ...... ? ) Onlar'da teker teker elimi sıktılar, Türk DP severlerin adına da bana desteklerim için teşekkür ettiler. Beni, son yıllarda bundan daha mutlu eden birşey yok tabiiki ..... !
( Bkz. 2005 Istanbul )
Sağolasın DEEP PURPLE, çok yaşayın.
27 Temmuz 2005